Sosyal Medya Kullanmayan Birinin Portresi: ‘NonSocialMediaMan’

 

Gerçek Biriyle Gerçek Bir Röportaj

Sabahlardan bir sabah yine şafak vakti uyandım. Malum, saat itibarıyla kargalar kahvesini bile içmemiş, adetim olduğu üzere telefonumu alıp, yine geceden sabaha ne felaketler olmuş, kimler kimlere giydirmiş, kimler nerelerden yayında like bekliyor, aman ha hiçbir şeyden geri kalmayalım, toplumsal vazifemizde kusur etmeyelim diyerek sosyal medya hesaplarıma bağlanmaya çalıştım. Baktım biri çalışmıyor merakla öbürünü açayım derken kullandığım dört sosyal platform artı whatsapp messenger’a ulaşamadığımı gördüm. Sebep televizyonu açınca hemen anlaşıldı, ülke çapında güvenlik için ciddi bir kısıtlama söz konusuymuş. Geçenlerde küresel hacker saldırısı olduğunda da düşünmeye başlamıştım ‘birileri aniden şu internetin fişini çekerse ne olur’ teorilerimi. Bu kadar alıştığımız, tek tıkla haber alma ve parmak gezdirme marifetiyle haykırışlarımızı kainata yollama, uzaylıları bile ziyadesiyle germe, galaktik siber çöplüğe yok edilemeyecek ambalajlar gibi laf salatası sallama, kızdıkça ilgili fanilere saydırma, efkarlandıkça romantizmin felsefenin dibine vurma, hiç tanımadığımız yedi düvelle her an bağlantıda olabilme alışkanlığımızdan bağımlılığımızdan nasıl vazgeçeriz? Vazgeçmek gerekirse çok acı çeker miyiz? Kaç günde alışırız yokluğuna? Aşk acısından beter midir diye düşünmeye başladım. 

Çok felaket filmi izlediğimden bazen dünyada elektrik biterse veya kısıtlı zümrenin eline ne geçerse ne olur gibi senaryolar yazarım. Ama öylesi bir durumda zaten tümden telef olacağımızdan aklımıza internet gelmez. Daha öncelikli dertlerimiz olur. Neyse konuyu dağıtmayım, toparlayım.

Velhasıl-ı kelam bu ahvalde düşünürken birden aklıma geldi ki bir arkadaşımız var aslında, sosyal medyaya katiyen girmeyen, onunla bu konuda röportaj yapmalıyım.Girmeyen derken, gerçekten girmiyor. Araştırdım, gerçekten. Yoksa günlük hayatımızda sürekli tecrübe ettiğimiz şu ‘ayy ben hayatta sosyal medya kullanmam’ deyip akabinde her platformda itinayla nicklerle layklarla mevcudiyeti yakalanan, stori izlerken kabak gibi gözlemlenen abilerimizden ablalarımızdan değil. Adam resmen kullanmıyor.

Profil tanımlayım. Orta yaşta erkek, ülkenin çok bilinen bir firmasında yönetici, Istanbul’da yaşıyor. İlk etapta sorular yağdırdığımızda ‘sanal aleme zerre kadar ihtiyaç hissetmediğini’ söylüyor. Hatta misal hiçbir yere bağlanamadığında panikleyen çoğumuzla feci dalga geçiyor. 

Ben de sorularımı detaylandırdım, yöneltip yağdırdım ve bize bu ihtiyaç hissetmeme durumunu tarif etmesini istedim. Etsin ki mümkünse biz de kurtulalım bu sosyal medya denen çağımızın virüsünden. Evlere ateşler yağdıran, ocaklar söndüren, nice aşkları bitiren, yenilerinden de hayır getirmeyen illetten. 

Kendisine nick koydum. Mösyö N. Bir nevi süper kahraman gibi oldu. Tahmin edersiniz tamamen kimliği deşifre olarak sorularıma cevap vermeyi asla kabul etmezdi.

Evet Cher Monsieur NonSocialMediaMan, şimdi sizi dinliyoruz..

  • Kısaca Mösyö N. diyeceğim size. Sosyal medyaya ihtiyaç hissetmeme durumunuz ziyadesiyle ilgimi çektiğinden sizi mercek altına almaya karar verdim. Aslında böyle biri var diye sağda solda bahsettiğimde bu devirde nonsocialmedia birinin olamayacağını iddia eden sevgili çevrem de kışkırttı. Şimdi güncel durumumuz malum bizler 7/24 şarjın ucunda yaşıyoruz. Paylaştıkça çoğalıyoruz. Sizse böyle bir konuya fransızsınız ve hatta faturalarınızı bankaya gidip bu genç yaşınızda emekli büyüklerimiz gibi sıraya girmek suretiyle ödediğiniz söyleniyor. Bu durumunuz gerçek midir? Gerçekse sebebi nedir?

 

  • Internetten otomatik ödeme talimatı vermiyorum, internet bankacılığı kullanmıyorum evet, onun yerine bizzat bankaya gidip şubede çevreyi gözlemleyerek kişileri inceliyorum. Bankaya gidip sıra beklemekteki amacım da bu. İnsan hikayeleri izlemek. İnsanlar bankalarda farklı suretlere bürünerek gerçeklikten uzak tavırlar sergiliyorlar. Muhtelif ilginç mini sahnelere şahitlik ediyorum. Bu durum hoşuma gidiyor. Gerçek hayatta gerçek kişilerin yaşadıkları karşısında sergiledikleri davranışları izlemek etkileyici.

 

  • Son dakikaya iş bırakmadığınız için düzenli disiplinli dakiksiniz demek ki.

 

  • Olabildiğince kimseye zaman kaybı yaşatmamak, kendim de yaşamamak için özenli davranıyorum.

 

  • Sosyal medyaya tümden karşı olma durumunu aklımız almadığından biz genelde tanık koruma programına alınma, interpol tarafından aranma, undercover ajan olma veya en fecisi devasa bir aşk hikayesinden kaçma olarak alt sınıflara bölüyoruz. Durumunuz bunlardan birine uyuyor mu? Kanımca uymuyor çünkü piyasanın en bilinen dev kurumunda beyaz yakalı bir yöneticisiniz ve her an piyasada gezmektesiniz 😉

 

  • Bahsi geçen hiçbir teoriye uymadığımı açık yüreklilikle söyleyebilirim.

 

  • Dünyadan en özgürce hızlı ve en kısa yollu haber alma imkanı nasıl olur da cezbetmez? Gazetelerin boyalı sayfalarıyla vakit harcamayıp kendi global mümkün olduğunca tarafsız haber ajans arşivini seçme özgürlüğü?

 

  • Aslında telefonumda bir haber uygulaması mevcut. Böylelikle ülke ve dünyada çıkan bir çok olayı anlık uyarı mesajları ile takip edebiliyorum. Bu haberlerden biri yada birkaçı benim için farklı önemde ise detayını incelemek için haber içeriğini okuyorum. Akşamları mutlaka haber kanalı izlerim.

 

  • Yeni insanlarla tanışma, evrendeki diğer ruh ikizlerinizi benzerlerinizi bulma arzusu hiç mi yok?

 

  • Gün boyunca müşterilerimiz, müşteri adaylarımız ile farklı görüşmelerde tanışma, konu üzerine müzakere etme, sosyal konulardan söyleşme durumumuz bu arzumu fazlası ile gideriyor. Gerçek kişilerin farklı karakterlerinden esinlenerek farklı hikayeler çıkartabiliyorum. Bazen de kişilerin ne kadar boş beleş yaşadığına şahitlik edip halime şükür ediyorum.

 

  • Eski arkadaşlarınızı merak etmiyor musunuz?

 

  • Eski arkadaşlarımı merak ettiğim oluyor ancak bazıları gerçekten eskimiş olup gereksinim duyulmuyor. Bazıları da eski ama köklü ilişkilere dayalı olduğu için zaten haber alıyorum. Telefonlaşıyoruz. Bayramlarda memleketimde eski arkadaş grubumuzla mutlaka buluşuyoruz. Zaman asil arkadaşlıklara yenik düşmez, gerçek arkadaşsak irtibatımız kesilmez, birbirimize yeni kazanımlar vermeye hep devam ederiz.

 

  • Toplu geyik çevirmenin dayanılmaz cazibesi de mi yok?

 

  • Geyik çevirmeye gün içinde çok müsait bir iş hayatım var. Hatta geyik çevirirken gerçekten boyunuzlarımızın kapılardan geçemeyecek derecede uzadığı da oluyor.

 

  • Uykusuzluk çekmez misiniz? Ben uykusuz bir gecede başlamıştım burada telsiz anonsu yapmaya, kainattaki diğer uykusuz canlıları aramak için.

 

  • Asla uykumdan ödün vermem, mutlaka geceleri en az 6 saat uyurum. Fırsat buldukça gün içinde minik şekerlemeler yaparım. Uykusuz kişilere de tahammülüm yok çünkü agresif oluyorlar, kendileriyle ortak noktada buluşmak için fazlaca çaba sarfetmek gerekiyor.

 

  • Yazma ve fotoğraf çekme, yani kendine bir arşiv oluşturma arzusu ki benim alışkanlığım bundan çıktı, nasıl olur da hissetmezsiniz?

 

  • Yazma alışkanlığım var. Bunun için de elimin altında defterim kalemim var. Gecenin bir yarısı aklıma bir şey geldiğinde notlar alıp uyumaya devam edebiliyorum. Geçmiş notlarıma baktığımda neler yaşadığımı hatırlamak çok keyif verici oluyor. Aynı hatalara tekrar düşmekten alıkoyuyor.

 

  • Biz bazen toplumsal olaylarda topluca haykırarak bir bütün parçası gibi olduğumuzu hissediyoruz. Rahatlatıp iyi geliyor, bir şeyler yapmış gibi olmak. Bu noktada sosyal medyanın faydası cazip değil mi?

 

  • Bence sosyal medyadakilerle değil, gerçek hayatta gerçek kişiler ile tasarlamadan, eksik fazla olmasına bakmaksızın, yanlış cümlelerden kaçınarak avaz avaz haykırmak çok daha iyi ve zihin açıcı. Karşındaki kişinin veya kişilerin de aynı şevk ve heyecan ile tepkilerini gözlemek paha biçilmez.

 

  • Kişi başı internet kullanımı ülkemizde 3 saat. Bizden 3 saat karlı yaşıyorsunuz. Zamanı daha iyi kullanıyorsunuz demek. Peki telefonla çok konuşur musunuz?

 

  • Internette aradığım çok önemli bilimsel bir konu, toplumsal bir olay ise haberleri okuyorum. Evet, çok kişiden fazla yaşıyorum diyebilirim. Telefona ayırdığım vakit analizim ile ilgili net bilgi vereyim. Haftalık ortalama 2 saat 25 dk/gün ekran sürem var, sade telefon konuşması değil, haber, zaman zaman oyun dahil. (tuvalette ve çok sıkıldığımda rapor yazarken)

 

  • Radyasyon korkunuz var mı?

 

  • Radyasyona çok alışkınım. Çocukluğumda geçirdiğim böbrek rahatsızlığı yüzünden tam gelişim çağımda fazlaca radyasyona maruz kaldım. Belki de bu yüzden böyleyim, Fazla radyasyonun yan etkisi yani..

 

  • Peki hepsini geçelim, çocuğunuzu internette kontrol etmeniz gerekmeyecek mi?

 

  • Çocuğu mümkün olduğu kadar internetten tabletten uzak tutuyorum, saat sınırlamamız yapıyorum, haftasonu sadece izin var. Her gün kendisi ile kızma birader, tabu, satranç, sessiz film, misket gibi oyunlar oynuyorum. Kitap okuyoruz. Yüzmeye gidiyoruz. Ki bu gerçek aktiviteler bana da eşime oğluma da çok iyi geliyor.

Sosyal medyasızlık böyle bir duruş. Gerçek hayat ve gerçek kişiler vurgusu var sürekli. Doğru. Haklı. Ama gerçek hayattaki gerçek kişiler gerçekte ne kadar interaktif, tartışılır. Çevremizde gerçek olan ne kaldı, ne kadar kaldı, belki de asıl sorulması gereken bu.

Biz aktif sosyal medyacılara, online olmadan yaşayamayanlara kolay gelsin. Fakat, arkadaşın ekran süresi de fena değil hani. Sosyal medya kullanmıyor ama gugıllıyor, oyun oynuyor 😉 

Sonuçta internetsiz hayat, belki artık kimse için mümkün değil.

Siz ne dersiniz? 

Bir distopya yazsak, yakın gelecekte internetin fişi çekilse, çoğu başka lüksümüzden, elimizdeki bu imkanlardan mahrum kalsak, telefonsuz ankesörlü günler geri gelse, ne yaparız? 

Nasıl olur hayatımız? 

 Sosyal Medya Kullanmayan Birinin Portresi: ‘NonSocialMediaMan’” için 3 yorum

  1. Röportajı okur okumaz farkettim ki gerçeklikten uzak sanal sosyalliğin kölesi olmuş zavallılar sınıfına girmişiz. Telefonumun rehberine baktığımda arayacak dost, arkadaş, akrabayı hatırlamakta zorlandım…
    Bazı gerçekleri hatırlamamıza yardımcı olduğunuz için teşekkürler

  2. Güzel bir yazı olmuş elinize sağlık, bu tip insanlar sosyal medyayı sevmedikleri için mi kullanmıyorlar yoksa kendilerini mi korumak istiyorlar? Selamlar..

Yorumunuz